7 Temmuz 2008 Pazartesi

VEFAT, BAŞSAĞLIĞI


YELDEĞİRMENİ SPOR KULÜBÜ YÖNETİM KURULU VE CAMİASI OLARAK TFF BAŞKANI HASAN DOĞANA ALLAHTAN RAHMET, KEDERLİ AİLESİNE VE YAKINLARINA SABIRLAR VE BAŞSAĞLIĞI DİLİYORUZ.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

YELDEĞİRMENİ RUHU VE 1.LİGDE
YELDEĞİRMENİ FIRTINASI

40 yıl sonra Başkanla birlikte rakip sahada izlediğimiz ve
5-0 mağlubiyetimizle biten Gülsuyu maçından sonra
Başkan şöyle demişti:
‘’Biz bu skoru hak edecek bir takım değiliz’’

Aradan 7 hafta geçmiş. Bu sitedeki amatör futbol Dünyası
Linkine tıklayınca, bu kez şu başlığı gördüm, :
Üstte takım fotoğrafı vardı.

YELDEĞİRMENİ FIRTINASI

O maçtan sonra görevi alan Tuncer Haksal ile Yeldeğirmeni
Büyük bir çıkış yakalamış, rakiplerini birer biber sıraya dizmye başlamış.

Helal olsun.

Bu takımın özelliği de budur. Formasını giyen ölümüne sevdalanır.
En umutsuz anında küllerinden doğar. Ya bir Başkan çıkar, ya bir
T,Direktör, ya bir oyuncu bu Yeldeğirmenlilik ruhunu çıkartıverir ortaya.
Bu her zaman var olan potansiyelin, ortaya çıkarılamayan anlatılamaz, izah edilemez bir
eylemi, direnişi ya da isyanıdır. Futbolumuzun en büyük kulüplerinde
bile bunu bulamaz, buna rastlayamazsınız.

İnanmak, başarmanın yarısıdır. Bu kulübü yöneten Başkan buna inanmıştı.
Oyuncular inanmış, Tuncer Haksal gücü görmüş, eksikleri yakalamış.

Şimdi değil ikincilik, şampiyonluk şansı bile var. Yarışta önde giden değil,
Geriden gelen her zaman avantajlıdır.

Sırtınızdaki forma, tarihiyle, mazisiyle şanlı bir geçmişi yansıtmaktadır.
O formada, Orhan, Akın, Özer, Fahrettin,Yavuz, Sebahattin ağabeylerin,
Seyfi’lerin, Haydar’ların, Adnan’ların, Erdoğdu’ların izi, emeği ve teri var.

Buna layık olduğunuzu gurur ve mutlulukla izliyoruz.

Sizlere başarılar diliyorum.
Şansınız bol, vurduğunuz GOL olsun. …

Nadir Kalbinur
9 ARALIK 2009

Adsız dedi ki...

Yeldeğirmeni efsanevi bir evladını kaybetti…
ARAP HAYDAR’IN ARDINDAN..

Haftada bir Yeldeğirmeni’mizin sitesine girer, maçları takip ederim.
Yeldeğirmeni’mize yakışan, olanı biteni, eğrisiyle, doğrusuyla öğreneceğiniz,
emekle hazırlanmış, güzel bir sitedir. .
Cuma akşamı son girişimde ‘’HAYDAR ABİMİZİ KAYBETTİK’’ başlığını
Görünce, gözlerime inanamadım. 7-8 senedir kendisini görmediğimden
Ne olduğunu bilmiyorum. Onu nasıl kaybettiğimiz de…

Bazı insanlar vardır ki, ismi, cismi yaşadıkları yerle bütünleşmiştir.
Mesela takımımızın kurucular listesindeki isimlerin hepsi semtte birer efsaneydi.
Bizim gibi, yaşı 60 civarı olanlar bunların hepsini hatırlar.

Semtin, esnafı, kahvecisi, manavı, meyhanecisi, fırıncısı, berberi, bakkalı orda doğar
orda ölecek kadar o semte bağlanır, sevilir, hatırlanırdı.

Haydar ‘da bu semte doğup, hayatının sonuna kadar bu semtte yaşayan,
bu semte yürekten bağlı ve ekmeğini dahi bu semtte kazanan bir arkadaşımızdı.

Eğer efsanenin anlamı, unutulmayacak kadar başarılı demekse, Haydar futbolun bir
efsanesiydi gerçekten.. Oynadığı yıllar, bizlerin yılları, 70 yıllardı. Çok küçük yaşta
ismi mahalle maçlarında ortada dolaşmaya başlayıp ünlendikten sonra, kısa zamanda
Orhan abi Haydar’a formayı vermişti bile.

Ben Haydar ile aynı takımda oynadım. Onun attığı gollerle şampiyonluk yaşadım.
Bir müddet de Ford-Otosan fabrikasında aynı dönem çalıştık. Haydar orada ki
dahili turnuvalarda da harikalar yaratmıştı. Ufak tefekti ama çok çabuk, çok ters çalım atan,
ve karambollereden golle çıkan, hırslı, agrasif, kazanmaya şartlanmış özellikleri vardı.

1971 yılında Beylerbeyi stadında Yenişehir takımıyla şampiyonluk maçımız vardı.
Bütün Yeldeğirmeni stada akın etmişti. Rakip takım seyircisi de vardı. Takımın en büyük
kozu Haydar’dı tabi. Çok kritik gollerde hep o vardı. Nitekim Haydar o önemli maçta da, kimsenin nasıl, nerelerden çıkıp da attığını anlayamadığı 2 golle maçı ve şampiyonluğu Yeldeğirmeni’ne kazandırıyor, Semte bayram havası estiriyordu.

Onu ve o maçını hiç unutamam.

Semtin saygın isimlerinden, değerli bir insan vardı. Atalay Üçok. Mühendisti. Bu ağabeyimiz, Otosan Fabrikasında Pres ve Kaynak md. olduğundan, Yeldeğirmeni’nin o devirdeki
gençlerinin yarısı bu fabrikada çeşitli görevlerde çalışırdı. Kendisini inanılmaz bir kaza
sonucu sanırım 1980 yılında kaybetmiştik. Haydar’ı da oraya rahmetli Atalay abi mi aldı
bilmiyorum ama Haydar orada bedenen yorucu bir işte çalışıyordu. Futbol hayatının
sürekli olmaması veya profesyonel olmamasının ardında hep ekmek parasını sağlayabilme
düşüncesi vardı. Yoksa bu işin profesyonelliğini düşünse, büyük takımlarda, o yeteneği ile
çok rahat oynayabilirdi. O kumara girmedi, giremedi.

Şeref stadında bir maç seyrediyordum. Sahada Yeldeğirmeni yoktu.. Bir 2.lig veya 3. lig
maçıydı. Yanımda oturanlar ise inanmıyacaksınız. birbirine Haydar’ı anlatıyordu.
Birisi diğerine şöyle soruyordu?.
Yel değirmeni takımında Haydar diye bir oyuncu var. Arap Haydar diyorlar
Esmer, kısa ufak tefek ama tutmak mümkün değil, seyrettin mi hiç?...

Haydar’ın şöhreti semtin sınırlarının çok ötesini aşmıştı. O çok sevdiği Yeldeğirmeni’nden
dışarı adım atmadı. İstemedi. Uzun yıllar yine doğma büyüme semtimizin çocuğu İbrahim’le
uyumlu olarak yıllardır birlikte çalışmaktaydı.

Hayat böyle. İnsanlar bugün var, yarın yok. Yarın ne olacağımız belli değil.

Arap Haydar da, Orhan abi gibi, Akın abi gibi, Konyalı Ahmet, Titi Orhan, Süt Sami,
Teoman abi, Asaf, Muzaffer abi, Hulusi abi gibi varlıklarıyla Yeldeğirmeni’ne sembol olan
Unutulmazlar arasında bir ‘’futbol efsanesi’’ olarak hatırlanacak ve anılacaktır.

Yeldeğirmenin’nden bir Arap Haydar geldi, geçti. Gidişini de, golleri gibi aceleye getirdi.

Allah rahmet eylesin.




5 ŞUBAT 2010